Tarihi köprü yıkıldı, kentte trafik kaosu başladı
Eleştirilere rağmen tarihî Fevkani Köprüsü'nün yıkımı sonrasında şehir merkezinde yaşanan trafik kaosu bitmek bilmiyor. Uzmanlar ve kent sakinleri, beş ayrı noktayı, dere üzerinden bağlayan köprünün yıkılmasının ardından otopark eksikliği sorununa trafik sıkışıklığının da eklendiğine dikkat çekiyor.
Haber: Cevat Baran ÇAYDAŞ
1956 yılında yapımı tamamlanan, Zonguldak’ta vatandaşın günlük yaşamında önemli bir rol oynayan bir yapı olan Fevkani Köprüsü, 65 yıl sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından riskli yapı olduğu gerekçesiyle yıkıldı. Şehrin önemli noktalarını birbirine bağlayan, geçmişin izlerini taşıyan bir simge olarak hatırlanan köprünün yıkılması, Zonguldaklıların farklı tepkilerine neden oldu. Kimi vatandaşlar, köprünün tarihî değerini koruması ve restore edilmesi gerektiğini savunup yıkıma karşı çıkarken kimisi de güvenlik endişeleri ve köprünün dayanıksızlığına dair raporlar doğrultusunda yetkililerin aldığı kararı destekledi.
Fevkani Köprüsü’nün tamamen ortadan kaldırılmasının yol açtığı trafik sorununa kent sakinleri tepkili. Görüşlerine başvurduğumuz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası eski Zonguldak İl Temsilcisi Turan Demirtaş, yerel Tarih Araştırmacısı Yüksel Yıldırım ve Zonguldaklı vatandaşlar, Fevkani Köprüsü’nün bugünlerde değerini çok daha iyi anladıklarının altını çizdiler.
Depreme dayanıklılık raporu şaibeli!
20 yıldan fazladır TMMOB Mimarlar Odası Zonguldak İl Temsilciliği yapıp geçen yıl görevi devreden Mimar Turan Demirtaş, Fevkani Köprüsü’nün yıkımına en çok karşı çıkan isimlerin başında geliyor. Demirtaş, oda olarak köprünün “Endüstri mirası” olarak değerlendirilmesini istediklerini, ancak bunun dikkate alınmadığını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kentin 5 bölgesine araç ve yaya yolu bağlantısı sağlayan, altından şehirler arası karayolu ve demiryolu geçen, ülkemizde Zonguldak’tan başka hiçbir yerde olmayan bu köprü, endüstri mirasıdır. Ama maalesef bu endüstri mirasını koruyup gelecek kuşaklara aktaramadık.”
Köprünün yıkılmasıyla ilgili depreme dayanıklılık raporunun şaibeli olduğunu öne süren, uzmanların hazırladığı söz konusu raporda, “Köprünün 144 yıl depreme dayanabildiğini, 2 bin 500 senelik deprem periyodunda ise dayanamayacağının” yazdığını aktaran Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Adama gülerler bu ne biçim rapordur? Zonguldak’ın tarihi 200 yıl, köprü desen 64-65 yaşında. 2 bin 500 sene sonra bu kentte ne olacağı belli mi ki, siz bunu gerekçe gösterip yıkıyorsunuz. Halbuki olayın aslı çok farklı. 1980’lerin sonunda dönemin Belediye Başkanı Yüksel Aytaç, köprüyü TTK’dan devraldı. Belediye’nin köprünün menfezlerini boyayacak bütçesi yok, ama sırf köprü altı esnafından kiraları alabilmek için böyle bir yükün altına girildi. Daha sonra göreve gelen Belediye Başkanı İsmail Eşref’in döneminde de kira sözleşmeleri bitti köprü altı esnafının. Müfettişler geldi belediyeye, ‘Niye ihale etmediniz?’ diye sordu. Bunlar ihale edemedi, korktular. Çünkü köprü altı esnafının yarıya yakını el değiştirmiş, başkaları kirayı topluyor. Belediyeye kira ödemiyorlar yani. İhale edemeyeceklerini anlayınca bundan yırtmak için çürük raporu düzenlenmeye başladı. En son Selim Alan döneminde de iktidar gücüyle ısmarlama bir raporla sonunda köprü yıkıldı.”
“Trafik kaosuna yol açacağını öngörmüştük”
Köprünün yıkılması halinde kentte trafik kaosunun yaşanacağı konusunda ilgililere uyarıda bulunduklarının altını çizen Demirtaş, “Uyarılarımızı dikkate almadılar, bugün Zonguldak’ta yayalar ve araç sürücüleri trafiğin geldiği durumdan şikâyetçi. Halbuki bu duruma gelineceğini en başından beri söylemiştik. Köprünün yıkılmasının, var olan otopark sorununu arttıracağını, dolayısıyla da araçların gelişigüzel park edilmesine bağlı trafik kaosuna yol açacağını öngörmüştük” vurgusunda bulundu.
“Şehrin endüstriyel kimliği korunabilecekti”
Zonguldak şehir merkezinin tam ortasında bulunan ve şehirde beş ayrı noktayı birbirine ulaşımını sağlayan köprünün, kentin tarihinde önemli bir yer tuttuğunu ve birçok Türk filmine sahne olduğunu anımsatan yerel Tarih Araştırmacısı Yüksel Yıldırım, şunları anlattı:
“Fevkani Köprüsü’nün altındaki iş yerleri boşaltılıp çelik ayakları, demirleri, lamaları ve perçinleri ortaya çıktıktan sonra değeri daha iyi anlaşılmıştı. Üzerine makineler çıkıp yıkım işlemi başlamasından sonra sağlamlığı ve dayanıklılığı görenleri şaşırtmıştı. Yapılan çok kapsamlı uyarılara rağmen köprü yıkıldı ve kaldırıldı. Beş ayrı noktayı, dere üzerinden bağlayan köprüden sonra yapılan bağlantı yolları trafikteki karmaşayı arttırdı. Köprü altında, kışın yağmurdan, yazın güneş ışıklarından koruyan yapay şemsiye aranır oldu. Bir sanat eseri, çelik ayakları ve demir gövdesi altından geçerken seyir keyfi yerini, üstü açık bir çıplaklığa bıraktı.
Köprü altındaki iş yerleri boşaltıldıktan sonra rahatlama hali korunsaydı, trafiğin hem üstten ve hem de alttan geçişe dönüşmesi, konvoyları bitirecek, gezi ve seyir yolu olabilecek ve hafif raylı taşımacılığında kurulmasına izin verilebilecekti. Köprü yıkılmasaydı, bütün teknik konuların yanında asıl olan ise maden şehrimizin endüstriyel kimliği korunabilecek, kent hafızamız gelecek nesiller için yaşatılabilecekti.”
'Trafiğin bugünkü geldiği durumdan önceki dönem belediye başkanı sorumlu’
Kent sakinlerinden Nazlı Civelek, “Tepkileri dikkate almayıp bildiklerini okudular. Neticede köprü yıkıldı maalesef. Yüzlerce aracın park alanından yararlandığı köprünün yıkılmasıyla birlikte otopark sorunu da arttı. Otopark sorununa bir de trafik sorunu eklendi. Artık caddede yürüyemez hale geldik” diye özetledi yaşadıklarını.
Bir başka kent sakini olan Taner Koçaklı ise, bugün kent merkezinde trafiğin geldiği durumdan önceki dönem Zonguldak Belediye Başkanını sorumlu tutarak şunları söyledi:
"Bu trafiğin bugün bu hale gelmesinde tüm vebal ve sorumluluk önceki dönem Belediye Başkanı AK Partili Ömer Selim Alan’a aittir. Kentte trafik yoğunluğu özellikle akşam mesai bitimi saatlerinde çok fazla oluyor. Ambulanslar, itfaiyeler geçemiyor trafik yoğunluğundan. Doğma büyüme Zonguldaklıyım, köprünün değerini gerçekten şimdi daha iyi anlıyorum.”