"Günah keçisi değiliz!"
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, iş kazalarında maden mühendisleri sorumlu tutularak günah keçisi ilan edilmesine tepki gösterdi. Maden mühendisleri İstasyon Caddesi'nden Madenci Anıtı'na kadar "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganları eşliğinde yürüdü.
Yürüyüşe; TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, yönetim kurulu üyeleri ve maden mühendisleri katıldı.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, Madenci Anıtı önünde bir basın açıklaması yaptı.
Konuşmasına başlamadan önce Kozlu, Soma ve Grizu facialarında hayatını kaybederek başlayan Genel Başkan Yüksel, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği tüm dünyada önemli bir problem olarak karşımıza çıkan, bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir.
Çalışanlar için tüm yönleriyle sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulamaması, çalışma hayatının günümüzdeki en önemli sorunlarından biri durumundadır. Sorunların yoğunluğuna ve toplumsal tepkilere bağlı olarak da çözüm önerileri üretilmesi ve yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
Ancak yapılan tüm çalışmalara ve ihtiyaca rağmen dünyada ve ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları can almaya, sakat bırakmaya devam etmektedir. Çalışan işçi sayısına göre ölüm oranı, ülkelerin gelişmişlik derecesi ile ters orantılı biçimde değişmektedir.
ILO’nun verilerine göre iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle her gün binlerce insan ölmekte, yüzbinlerce insan yaralanmakta ve sürekli iş göremez hale gelmektedir.
İş Kazaları bakımından ülkemizi değerlendirdiğimizde de benzer bir sonuç çıkmaktadır.
İSİG Meclisi raporlarına göre ülkemizde 2023 yılında 1932 işçi hayatını kaybetmiştir.
Hayatını kaybeden emekçiler sırasıyla, inşaat (%20), taşımacılık (% 12) tarım (%10), konaklama (% 8), ticaret, büro, eğitim (% 6) ve metal (% 5) sektörlerinde çalışmakta idiler. 2023 yılı sonunda madencilik sektöründe hayatını kaybedenlerin oranı % 3 olup (61 ölüm) 3 sektörle birlikte 24 sektör arasında 9. sıradadır.
Madencilik gibi riskli bir sektörün 24 işkolu içerisinde ilk 5 sektör olan tarım, inşaat, sağlık, ticaret, büro, eğitim ve taşımacılık sektörlerinin arkasından 10. Sırada gelmesi ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği sorununun ne kadar yaygın ve vahim olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Bu sonuçlardan yola çıkarak belirtmek isteriz ki, işyerlerindeki kazaların nedenleri, işçilerden veya mühendislerden kaynaklanmamaktadır. Kazaların asıl nedenlerini baret, emniyet kemeri gibi alınmayan basit önlemler olarak da görmüyoruz.
Kazaların asıl nedeni tüm dünyada emekçiler aleyhine geliştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirme olarak adlandırdığımız küresel politikalardır. Kazaların asıl nedeni üretimin ve çalışma yaşamının emekçiler aleyhine olan düzenlemeleridir.
Kazaların asıl nedeni maden mühendisinin emeğini maliyet olarak gören, üretimi maden mühendisliği bilim ve tekniğine göre yapmayan anlayıştır.
Bizler bu nedenlerle yaşadığımız “iş kazası” görünümüne dayalı ölümlere “iş cinayeti” diyoruz.
Bizler “iş cinayeti” kavramını kullandığımızda bazen arkadaşlarımız üzülüyor, kırılıyor.
Buradan meslektaşlarıma sesleniyorum. Sakın ola ki bu kavramdan rahatsız olmayın ve üzerinize alınmayın.
Eğer ki iş cinayetlerinin sorumluları mühendisler olsa idi mühendis istihdamı zorunlu olmayan iş kolları ve sektörler ölümlerde başı çekmezlerdi.
İş cinayetlerinin sorumluları mühendisler değil yaşanan ölümlere;
"kader" diyenlerdir.
“fıtrattır" diyenlerdir.
İş cinayetlerinin sorumluları mühendisler değil kazaları"işin gereği" olarak görenlerdir.
İş cinayetlerinin sorumluları mühendisler değil neo liberal politikaları ve onun sonuçları olan özelleştirmeleri, taşeronlaşmayı, rödevansı ve denetimsizleştirmeyi bu ülkede yaşama geçirenlerdir.
Meslektaşlarıma bir kez daha sesleniyorum. Sakın ola ki “iş cinayeti” kavramından rahatsız olmayın ve sorumluluk hissetmeyin.
Sakın ola ki üzerimize yapıştırılmak istenen bu yaftayı kabul etmeyin. Maden Mühendisleri Odası olarak bu sorumluluğu geçmişte kabul etmedik gelecekte de etmeyeceğiz. Çünkü gerçek sorumlular belli.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Soruyorum sizlere;
Neredeler fıtrat diyenler, kader diyenler,
Neredeler ocaklara taşeronu, rödevancıyı sokanlar,
Neredeler bu düzeni kuran bürokratlar, siyasiler
Neredeler kontrol ve denetim teşkilatlarının kolunu kanadını kıranlar,
Yaşanan facialardan ve ölümlerden sonra yapılan düzenlemeler devletin bu konudaki itirafı niteliğindedir. Bu nedenledir ki Soma`da ve Ermenek`te Amasra’da olası kasttan ve bilinçli taksirden yargılanması gerekenler yetkisi ve mesleki güvencesi olmayan mühendisler değil, defalarca uyarmamıza rağmen gereğini yapmayan, bilimi ve tekniği maden ocaklarına sokmayan ve ülkemizde Santa Barbara döneminin madenciliğinin yapılmasına neden olanlardır.
Ülkemizde maden işletmelerinde ve tüm işletmelerde ölümler devam ediyor ve edecek.
Ülkemizde her sabah evinden ayrılarak işine giden 7 anne, baba veya kardeş akşam evine dönmüyor ve dönmüyor ve böyle giderse dönmeyecekte
Çünkü bu ülke; iş kazalarına kader denilen, fıtrat denilen bir ülke,
Çünkü bu ülke; Soma’da 301 canın gitmesini protesto edenleri tekmeleyenlerin “Ticari Ateşe” yapıldığı bir ülke,
Çünkü bu ülke bir iki sendika dışında işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda talepleri için eylem yapan hiçbir sendikanın olmadığı bir ülke,
Çünkü bu ülke; işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin talepleri doğrultusunda eylem yapan 3. Havaalanı inşaatı işçilerinin aylarca cezaevinde yattığı bir ülke,
Çünkü bu ülke; iş cinayetleri sonucunda mühendisler ve İSG uzmanları dışında kimsenin ceza almadığı bir ülke,
Çünkü bu ülke; çalışanların sorgusuz sualsiz işten atıldığı bir ülke,
Çünkü bu ülke; iş yasası ile emekçilerin köleleştirildiği bir ülke,
Çünkü bu ülke; asgari ücretin ortalama ücret olduğu, günde 12 saat çalışmanın olağan karşılandığı bir ülke.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlar
Ülkemizde her gün meydana gelen ölümlü iş kazalarında hiçbir tutuklama olmazken neden ……. tarihinde Amasrada, ….. tarihinde Eskişehir Mihalıçcık ta meydana gelen ölümlü kazalarda arkadaşlarımız ters kelepçe ile tutuklanmaktadır.
Neden diğer kazalarda tutuksuz yargılamalar olurken maden mühendisleri tutuklu yargılanmaktadır.
Ülkemiz adalet sistemi içinde yer alan bilirkişilik sistemi ise adaleti katleden bir sistem haline gelmiştir. Bilirkişiler birer tetikçi konumuna gelmişlerdir. Bilime, hukuka, adalete uygun olmayan kişisel ihtiraslarına yenik düşen, sipariş üzerine rapor yazmaktadırlar.
Bilirkişiler adeta sorumsuz sorumlu olmuş hakim ve savcıların yerini almışlardır.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Yaşanan faciaların nedeni, sermayenin kar hırsıdır, işyerlerinin denetlenmemesidir, denetlenen işyerlerine ceza uygulanamamasıdır, ölümlerin cezasız kalmasıdır, çalışanların örgütsüzlüğüdür. Her ne kadar İSİG Meclisi raporlarında ölümlerin en az %95’inin sendikasız çalışanlar olduğu görülse de işçi sağlığı ve güvenliğinin sendikaların gündeminde olmamasıdır.
Bu böyle mi gidecek, Çıkış yolu yok mu?, Umut Yok mu?; Elbette ki var;
Facialardan önce de sonra da söylediğimiz gibi faciaların milad olması için, sektörümüzün gelişimi için geliştirdiğimiz önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
-6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu başta olmak üzere çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler sendikaların, meslek odalarının ve üniversitelerin de yer aldığı emek eksenli katılımcı anlayışla yeniden ele alınmalı ve düzenlenmelidir.
-Kamu yararını önceliğine alan ulusal madencilik politikası oluşturulmalı ve yaşama geçirilmelidir.
-Riskli ve tehlikeli bir sektör olan madencilik bilgi birikimi ve deneyim gerektirmesi nedeniyle sektörde özelleştirmelere son verilmelidir.
-Sektörde ekonomik nedenlerle yapılan taşeronluk yasaklanmalıdır.
-Meslek odalarının, sendikaların, üniversitelerin, sektörün ve devletin ortak olarak temsil edildiği, bilimin ve insan yaşamının olmazsa olmazı olduğu çalışmaların yapılacağı "Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu" kurulmalıdır. Bu kurum tarafından yapılacak çalışmalar her türlü siyasi baskıdan arındırılarak bilimin ve tekniğin ışığında yürütülmelidir.
-İşyerlerine işçi sağlığı güvenliği hizmetleri “piyasa koşullarında” verilmektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasında kamu hizmeti, kamu denetimi anlayışı hâkim olmalıdır. Halen uygulanmakta olan OSGB anlayışına son verilmelidir.
-Denetimlerde tespit edilen eksiklikler için cezalar caydırıcı nitelikte olmalıdır.
-İşyerlerinde işçi sağlığı güvenliğinin sağlanması yükümlülüğünün işveren yükümlülüğü olduğu gerçeğinden hareketle kazalar sonucu başta işverenler olmak üzere gerçek sorumlular yargılanmalıdır.
Bizler tetikçi değil bilim ve tekniğin meşalesiyiz.
Bizler günah keçisi değil ekmeğimizin, çoluğumuzun, çocuğumuzun rıskıyız.
Yaşasın Maden Mühendisleri Odası
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz
Güzel günlerin geleceği inancıyla hepinizi saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.”