"Facianın asıl sorumlusu uyarılarımızı dikkate almayanlardır"

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu, TTK Karadon Müessesinde 14 yıl önce yaşanan facia sonucu 30 maden işçisinin hayatını kaybetmesi nedeniyle yaptığı açıklamada, facia'nın gerçek sorumlularının maden mühendisleri gibi uzman kurumların uyarılarını dikkate almayanlar olduğuna dikkat çekti.

Maden Mühendisleri Odası  yönetimi tarafından yapılan dönemin siyasilerinin çarpıcı açıklamalarına da yer verilirken kurum yetkilileri görevlerini eksiksiz yapmaya davet edildi.

Maden Mühendisleri'nin açıklaması şöyle: 

“Karadon faciasının ardından dönemin Başbakanı (Recep Tayyip Erdoğan) 'bu mesleğin kaderinde var' diyerek sorumluğu kadere atmış, dönemin Çalışma Bakanı (Ömer Dinçer)  ise İlk 19-20 cesedimizde bahsettiğiniz türden herhangi bir şey yoktu. Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim.” demiştir” ifadelerini kullandı.

Neo-liberal politikaların özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirmeyi normal hale getirdiğini ve bunun da ölümlere neden olduğunu öne süren TMMOB Maden Mühendisleri'nin konuya ilişkin basın açıklaması şöyle: 

“14'nci yılında Karadon faciasında hayatını kaybeden maden emekçilerini unutmadık unutturmayacağız.

17 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu, Karadon Müessese Müdürlüğünde bulunan “Karadon Yeni Kuyu”da, -540 kotunda taşeron firmanın yaptığı “hazırlık çalışmaları” sırasında meydana gelen grizu faciasında; aralarında 2 meslektaşımızın da bulunduğu 30 maden emekçisi hayatını kaybetmiştir. Karadon Faciasında hayatını kaybeden insanların nezdinde böylesi facialarda yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygı ve özlemle anıyor yakınlarına ve halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
Türkiye Taşkömürü Kurumu 2004 yılında Maden Kanunu kapsamına alınmış ve bu süreçle birlikte Kurumun yıllardır yaparak uzmanlaştığı 'hazırlık', 'üretim' ve 'kömür yıkama' gibi asli işlerin özel sektör marifetiyle yapılmasının önü açılmıştır. 'Hazırlık ve üretim işleri' kurumun yapması gereken asli faaliyetlerin başında gelmektedir. Bu tecrübeyle yoğrulmuştur Kurum. Deneyimli kadroları, teçhizatı vardır. Ancak TTK’nın kanun kapsamına alınmasıyla birlikte o güne kadar uygulanamayan özelleştirme uygulamaları da hayata geçirilmiştir. 'Hazırlıklar' da ihale ile özel sektöre aktarılarak, 'kurumun hazırlık ve üretim ekipleriyle iç içe yapılacak işlerde taşeron hizmeti alınmasının iş güvenliği ve denetim açısından zorluklar yaratacağı' uyarısı Maden Mühendisleri Odası tarafından kazadan önce kamuoyuyla defalarca paylaşılmış ve sonuçta neredeyse göz göre göre geliyorum diyen bu facia yaşanmıştır. Yerin yüzlerce metre altında, madencilik gibi ağır ve tehlikeli işlerde, taşeronlaştırma uygulamalarının sektörde tehlikeler yaratacağı yaşanan facialarla görülmüştür. Bu sistem emeğiyle geçinen maden işçisi sınıfının yararına değildir. Siyasi iktidar ve oluşturdukları mevzuat böylesi veya benzer olayların sorumluları olarak maden mühendislerini ve bazı çalışanları günah keçisi olarak seçmekte olayın gerçek sorumlusu olan siyasi sorumlulara ve bürokratlara yani bu vahşi sistemin uygulayıcılarına ise dokunulmamaktadır. 
Yaşanan bu facialarla ilgili Odamızın oluşturduğu komisyonlarda yer alan bilim insanları ile konunun uzmanı meslektaşlarımız tarafından hazırlanan bilimsel raporlarda da belirtildiği üzere bu tip faciaların asıl nedeni bilhassa 1980’li yıllardan itibaren ülkemizde uygulanan neo-liberal politikaların sonuçları olan özelleştirme, taşeronlaştırma, kuralsızlaştırma, esnekleştirme ve denetimsizleştirme politikalarıdır. 
Bir konuyu daha hatırlatmak isteriz ki Karadon faciasının ardından dönemin Başbakanı 'bu mesleğin kaderinde var' diyerek sorumluğu kadere atmış, dönemin Çalışma Bakanı ise 'ilk 19-20 cesedimizde bahsettiğiniz türden herhangi bir şey yoktu. Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim' demiştir/diyebilmiştir. 
Karadon faciasının ardından yine taşeron firmada 7 Ocak 2013’de Kozlu’da 8 madenci, 13 Mayıs 2014’de Soma’da 5’i meslektaşımız 301 madenci, 28 Ekim 2014’de Ermenek’te su altında kalarak 18 madenci, 17 Ekim 2017’de Şırnak’ta 7 işçi, 14 Ekim 2022’de Amasra’da 43 madenci, 23 Kasım 2023’de 2’si meslektaşımız 3 madenci, 13 Şubat 2024’de Erzincan İliç’te 9 maden emekçisi hayatlarını kaybetmişlerdir. Siyasi iktidarın gereken önlemleri aldık, alacağız şeklindeki beyanlarına rağmen yaşadık bu kayıpları, hiçbir şeyin düzeldiği yok. Emekçiden değil sermayeden yana taraf olanların yol açtığı facialardır tüm bu yaşananlar. Maden Mühendisleri Odası gibi uzman bir kuruluşun bugüne kadar yaptığı tüm uyarıları dikkate almayanlar, bilim, eğitim, denetim, yatırım gibi gerçekleri göz ardı edenler yaşanan faciaların asıl sorumlularıdır.
Madenlerde en çok görülen kaza sebepleri ise grizu patlaması, göçük ve yangınlardır. Türkiye'de geçmişten günümüze işverenin neden olduğu birçok kaza/cinayet/facia yaşanırken, bu faciaların en çok görüldüğü il ise Zonguldak olmuştur. Toplu ölümlü faciaların haricinde bu bölgede neredeyse günaşırı (daha düne kadar) maden ocaklarında ölümler yaşanmakta insanlarımız birer ikişer hayatlarını kaybetmektedirler. İnsanı ve onun sağlığını önemsemeyen, mühendislik bilim ve tekniğini gözardı edip, sermayenin taleplerini önceleyen bu çağdığı zihniyet terk edilmedikçe ne yazık ki bu facialar devam edecektir. 
Madenlerde meydana gelen ve işverenin neden olduğu kazalarda canlarını yitiren maden emekçilerini saygıyla anıyor, yakınlarının acılarını paylaşıyoruz. Madencilik camiasına başsağlığı diliyoruz. Madencilik sektöründe giderek artmakta olan işveren cinayetleri konusunda ilgilileri uyarıyor ve görevlerini eksiksiz yapmaya, gereken önlemleri acilen almaya davet ediyoruz.”

Karadon maden faciası 30 maden şehidi TMMOB zonguldak şubesi Erdoğan Kaymakçı TTK